"Bitkisel Kozmetik"

Ahlak mı, Fırsat mı? İnsanı Tanımlayan Potansiyel Değil, Tercihlerdir

Dr. Aleksi

12/5/20252 min oku

ÖZ GÖRÜNÜŞTE Mİ GÖRÜNMEYENDE Mİ?

Niye insanın doğasından bahsetmekte zorlanıyoruz; sürece, zamana göre, dönüşen, değişen hiçbir şey doğal olamaz çünkü. Belki bir insanın en son hâli, düşünme ve yaşama biçimi özünü göstermez ama toplamda insanın başı ve sonu itibariyle sürekli değişmesini doğal durumu saymamız gerekir.

İnsanın doğası “ortamı koklaması”nda, şartları gözetip “ne olunması gerekiyorsa onu olmasında”dır. İnsan mazlum edebiyatı yaparken “yanında bulunacağı bir güçlü” arayışını gizlemeyi de ihmal etmez!

İnsanın özü, gösterdiğinde, olduğundadır. Aslında öz görünüştekidir! İnsanın doğasından çok değerine de bakmayı önerenler de var; birinin ne olduğuna bakma, ne olabileceğine odaklan, diyenlere karşı, her kişide her şey olabilecek potansiyel bulunduğunu ifade etmek gerekir. Eline kısa yoldan zengin olma imkânı geçen birinin “günahı, adaleti, ahlakı” düşünerek, olması gerekeni yapıp, bunu elinin tersiyle itmesine mi bakarız; bu fırsatı değerlendirdikten sonra hayırseverlik yapmasına mı bakarız?...

Hannah Arendt’in Kötülüğün Şeffaflığı’nda üzerinde durduğu konu, Nazi davalarındaki kötülüğün karşılıklılığıyla en tepesinden en alt rütbelisine kadar o yapının içindeki insanların “güç istenci” arayışıdır. Eichmann Nazilerin toplama kamplarına Yahudi yollayan bir subaydır. İş hayatında başarısız, gayretsiz, annesiz, Kavgam’ı okumamış, parti programından bîhaber, “niçin SS’lere katılmıyorsun?” sorusuna “neden olmasın?” diyerek girmiş, “kendini göstermiş” sıradan biridir. Eichmann’ın doğasında milyonlarca insanı kamplara gönderme gücü ve iradesi mi yoksa zayıf, karaktersiz, her şeyi yapabilecek zavallılık, lümpen çapsızlığın sisteme dönüşmesi mi bulunur? Basit bir işçi, seyyar satıcı olarak ölmektense, yaptıkları nedeniyle daha sonra yargılanmak daha tercih edilebilir pek çok kişi için.

İnsanın doğasıyla derinliği arasında doğrudan bir ilişki var; kimde hangi fırtınaların koptuğunu kestirmek zor. Güç istenci, ego, ulu idealler kariyer ve statüye bakmıyor; Heidegger bu sebepten dasein’i biraz da “tasarlama”yla birlikte anar, çünkü dasein olmadığı geçmiş ve henüz olmadığı gelecek arasındadır.

İnsan imkândır. İnsanın bir özü olsaydı bu imkân her daim gerçeklik sahasına çıkardı; kiminde imkân açığa çıkar, kiminde potansiyelinde kalır kendisiyle mezara gider!


E.Yıldırım - İNSANIN DOĞASI