"Bitkisel Kozmetik"

Bağırsak Florası Bozukluğuyla İlgili Doğru Bilinen Yanlışlar

Dr. Aleksi

10/19/20252 min oku

Bağırsak Florası Bozukluğuyla İlgili Doğru Bilinen Yanlışlar

Bağırsak florası konusu, son yıllarda bilgi kirliliğinin en çok yaşandığı alanlardan biri haline geldi. Kliniğimizde, yanlış yönlendirmeler sonucu gereksiz tedavilerle yıpranmış çok sayıda hastayla karşılaşıyoruz.
Bu hataların başlıcaları üç grupta toplanabilir:

1. Flora bozukluğunu probiyotik eksikliği sanmak

Sağlıklı flora, yalnızca bakterilerin değil, onların yaşadığı bedenin de dengesine bağlı bir simbiyozdur.
Bedenin iç ortamı sağlıklı bakterilerin tutunup çoğalmasına uygun değilse, alınan hiçbir probiyotik orada kalıcı olamaz.
Her gün yüksek dozda probiyotik alınsa bile, onlar yalnızca sindirim kanalından geçip gider.
Oysa bağırsaklarımızda yüzlerce bakteri türü yaşar; beş-altı suş içeren bir takviyeyle tüm bu ekosistemi onarmak mümkün değildir.
Asıl hedef, bakterileri dışarıdan eklemek değil, onların yaşayabileceği iç ortamı yeniden inşa etmektir.

2. Flora bozukluğunu enfeksiyon sanıp antibiyotikle bastırmak

Birçok hasta, flora dengesizliği nedeniyle değil, onu yok eden tedaviler yüzünden asıl sorunla karşı karşıya kalır.
Rifaximin, Mikostatin gibi antibiyotiklerin ardından flora daha da fakirleşir; bazen bu hastalara gaita nakli uygulanır ve ne yazık ki tablo daha da ağırlaşır.
Bu noktada hem hastalar hem de hekimler çıkmaz bir döngüye girer.

3. Gaita naklini mucizevi çözüm sanmak

Flora, parmak izi gibi kişiye özgüdür.
Yaşadığınız çevre, beslenme, hormonlar, hatta ruh haliniz bile florayı şekillendirir.
Dolayısıyla bir başkasının florasının size “iyi geleceğini” düşünmek hatalıdır.
Bir kişiden alınan gaita, sadece bakterileri değil, donöre ait hücreleri de taşır ve bunların alıcıda ne sonuçlar doğuracağı bilinmez.
“Turist diyareleri” örneğinde olduğu gibi, flora çevresel koşullara hızla adapte olur. Bu nedenle her bireyin florası kendine özgü, değişkendir.

Gerçek tedavi: ortamı düzeltmek

Flora bozulduğunda suçlu bakteriler değil, onları yaşatamayan iç ortamdır.
Sindirim fizyolojisi bozulmuşsa, sağlıklı bakteriler barınamaz ve yerlerini dirençli, zararlı türler alır.
Bu durumda yapılması gereken, bağırsak ortamını yeniden dengeye getirmek; asiditeyi, mukozal bağışıklığı ve sindirim enzimlerini normale döndürmektir.
Doğru koşullar sağlandığında, doğa kendi dengesini geri kurar.
Probiyotik ya da antibiyotik takviyeleri çoğu zaman gereksizdir; sağlıklı flora, uygun ortam bulduğunda kendiliğinden yeniden doğar.

Bağırsak florasını düzeltmek için temel olarak lifli, probiyotik ve prebiyotik içeren gıdalar tüketmek, işlenmiş besinlerden uzak durmak, stresten kaçınmak ve kaliteli uyumak gerekir. Ayrıca gerekmedikçe antibiyotik kullanmamak da önemlidir. Kısacası bağırsak florasının düzelmesi için sağlıklı beslenmek çok önemlidir.

Kronik inflamatuvar bağırsak hastalıkları (Crohn, ülseratif kolit, çölyak, irritabl bağırsak sendromu) tedavisinde bile probiyotik tedavisine ihtiyaç duyulmaz. Çünkü iyileşme, dışarıdan bakteri eklemekle değil, bedenin iç ekosistemine saygı duymakla başlar.

“Bağırsak florası, insanın içindeki görünmez ormandır.
Onu onarmak, ağacın köklerine değil, toprağın özüne su vermektir.”