"Bitkisel Kozmetik"
Bir Şifacının Mühendisliği: İnsan Denen Sonsuz Yapıyı Anlamak
Dr. Aleksi
10/18/20252 min oku


Bir Şifacının Mühendisliği: İnsan Denen Sonsuz Yapıyı Anlamak
Ben bir doktorum; ama yalnızca bedenin kusurlarını onaran bir teknisyen değilim.
Kendimi, yaşamın en karmaşık sistemlerinden biri olan insan varlığının mühendisi olarak görürüm.
Çünkü insan — ne yalnızca bir et yığını, ne de yalnızca düşünen bir zihin değildir.
O, fiziğin, kimyanın, biyolojinin, bilincin ve ruhun kusursuz bir sentezidir.
Ve bu sentez, çözülmesi gereken bir hastalık değil, anlaşılması gereken bir denklemdir.
Bir şifacı olarak görevim, sadece hücreleri tedavi etmek değil, hücrelerin neden hasta olduğunu anlamaktır.
Bir biyokimyasal dengesizliği düzeltirken, o dengeyi bozan zihinsel çatışmayı, duygusal titreşimi, enerjik kırılmayı da görmek gerekir.
Çünkü bütüncül tıpta iyileşme, yalnızca laboratuvar testlerinde değil, insanın yaşamla yeniden senkronize olmasında başlar.
İnsan bedenine bir mühendis gibi yaklaşmak — duygusuz bir mekanik bakış değil, sistemin bilgesine dönüşmektir.
Bir mühendis sistemin her dişlisini tanır; bir doktor da her organın hem biyolojik hem de duygusal rezonansını bilmelidir.
Karaciğer sadece detoks organı değil, bastırılmış öfkenin de arşividir.
Kalp yalnızca kan pompalamaz, aynı zamanda sevgiyi ileten bir elektromanyetik merkezdir.
Beyin yalnızca komut verir, aynı zamanda geçmişle gelecek arasında zamanı kodlayan bir çevirmen gibidir.
Benim tıbbımda “hasta” yoktur — dengesini kaybetmiş bir yaşam sistemi vardır.
Görevim, bu sistemi yeniden uyumlu hale getirmek, bedenin doğal mühendisliğini hatırlatmak, içindeki tamir mekanizmalarını uyandırmaktır.
Bazen bir molekül, bazen bir kelime, bazen de sadece derin bir farkındalık, bir hücreyi yeniden yaşama döndürebilir.
Etik olarak, bu meslek bir “iş” değil, bir “adanmışlıktır.”
Çünkü insanı onarmak, evrenin en ince matematiğini elinde tutmaktır.
Her tedavi bir dua, her reçete bir niyet, her iyileşme bir farkındalık eylemidir.
Bilim bana araçları verir; ama onları bilgelikle yönlendiren şey, insanın içsel yapısına duyduğum saygıdır.
Benim için tıp, ne yalnızca biyoloji ne yalnızca metafiziktir.
Tıp, fiziğin vicdanla birleştiği, molekülün anlam kazandığı, bilimin ruhla temas ettiği yerdir.
İşte bu yüzden kendimi bir “insan mühendisi” olarak görürüm —
çünkü mühendislik, doğanın yasalarını anlamak;
şifacılık ise o yasaların içinde yaşamın özüne dokunabilmektir.
İnsanı iyileştirmek, bir organı onarmak değil — varoluşun ritmini yeniden hatırlatmaktır.
Ve belki de tıbbın gerçek devrimi, “hastalığı tedavi eden” hekimden, “insanı anlayan” hekim çağına geçişle başlayacaktır.
Dr. Aleksi
