"Bitkisel Kozmetik"
Frekans, Bilinç ve Beynin Mucizeleri
Dr. Aleksi
10/31/20255 min oku


Frekans, Bilinç ve Beynin Mucizeleri
Bir dalganın belirli bir zaman diliminde (genellikle saniye) tekrarlanma sayısına “frekans” denir ve bu ölçü birimi Hertz (Hz) ile ifade edilir. Kısacası frekans, bir saniyede gerçekleşen titreşim veya döngü sayısıdır.
Evrenin temel doğası titreşimdir. Atom altı düzeyde her şey — madde, enerji, ses, ışık, hatta düşünce — belirli bir frekansta titreşir. Bu nedenle her şeyin bir frekansı, dolayısıyla bir enerji alanı vardır.
İnsan bedeni de bu evrensel yasadan muaf değildir. Hücrelerimiz, organlarımız, düşüncelerimiz, duygularımız ve hatta ilişkilerimiz bile belli bir frekans yayar. Bu titreşimlerin uyumu, sağlığı ve canlılığı destekler; uyumsuzluk ise hastalıklara, yorgunluğa ve ruhsal dengesizliklere zemin hazırlar.
Nitekim her hastalığın, her bakterinin, her virüsün dahi kendine özgü bir frekansı vardır. Modern biyofizik araştırmalar, bir hücrenin doğal frekansına döndürülmesinin onun sağlıklı çalışmasını yeniden başlattığını göstermektedir. Bu, tıpta “rezonans terapileri”, “biyorezonans” veya “frekans tıbbı” olarak da adlandırılan yaklaşımların temelini oluşturur.
Dr. David Hawkins ve Bilincin Frekans Haritası
Amerikalı nöropsikiyatrist Dr. David R. Hawkins (1927–2012), bilinç düzeylerinin frekanslarla ilişkisini sistematik biçimde incelemiş ve sonuçlarını Power vs. Force (Güç Kuvvete Karşı) adlı eserinde toplamıştır.
Binlerce ölçümle oluşturduğu “Bilinç Haritası”, insan duygularının ve düşünce biçimlerinin enerjisel düzeylerini nicel olarak ortaya koymuştur.
Hawkins’e göre, duyguların da titreşimi vardır:
Korku, suçluluk, utanç gibi duygular düşük frekansta titreşir ve kişiyi enerjisizleştirir.
Sevgi, neşe, şükran, anlayış gibi duygular ise yüksek frekans üretir, hem bireyi hem çevresini iyileştirir.
Yapılan ölçümler, kritik frekans eşiğinin “200 (Cesaret)” olduğunu göstermiştir.
Bu değerin altındaki duygular ve düşünceler kişiyi zayıflatır, yaşam enerjisini düşürürken;
200’ün üzerindeki titreşimler iyileştirici, yaratıcı ve dönüştürücüdür.
Daha da çarpıcı olan, yüksek frekanslı bir bilincin, düşük frekanstaki binlerce kişiyi dengeleyebilmesidir:
300 düzeyindeki biri, 200’ün altındaki 90.000 kişiyi;
400 düzeyindeki biri, 400.000 kişiyi;
500 düzeyindeki biri, 750.000 kişiyi;
600 düzeyindeki biri, 10 milyon kişiyi;
700 düzeyindeki bir bilinç ise 70 milyon düşük frekanslı bilinci dengeleyebilir.
Bu, bir mumun karanlık bir odadaki binlerce gölgeyi aydınlatması gibidir.
Hawkins’e göre insanlığın büyük kısmı hâlâ 200’ün altında titreşmektedir; yani korku, öfke ve yıkıcı duygular hâkimdir. Ancak son yıllarda ortalama bilinç düzeyinin 204’e yükseldiğini ve bunun insanlığın kolektif olarak dönüşüm eşiğini geçtiğini vurgular.
Bireyler gibi toplumların, şehirlerin, hatta ülkelerin de bir frekansı vardır.
Yüksek frekanslı toplumlar bilgiye, bilince ve merhamete yönelirken; düşük frekansta yaşayan toplumlarda yoksulluk, şiddet, hastalık ve umutsuzluk yaygındır.
Bu bakımdan, insanın iç dünyasındaki dönüşüm sadece kendisini değil, yaşadığı çevreyi de dönüştürür.
Beynin Frekansları: Düşüncenin Elektriği
Beyin, saniyede milyarlarca elektriksel sinyal üretir. Bu sinyaller beyin dalgaları olarak adlandırılır ve kişinin bilinç hâline göre değişir:
Delta dalgaları (0.5–4 Hz): Derin uyku ve hücresel onarım döneminde aktiftir.
Teta dalgaları (4–8 Hz): Yaratıcılık, sezgi ve meditasyon hâllerinde belirgindir.
Alfa dalgaları (8–13 Hz): Rahatlama ve farkındalık durumudur.
Beta dalgaları (13–30 Hz): Düşünme, odaklanma ve stres döneminde baskındır.
Gama dalgaları (30–100 Hz): En yüksek bilinç düzeyiyle ilişkilidir; öğrenme, dikkat, farkındalık ve algının eşzamanlı bütünleşmesini sağlar.
Son yıllarda özellikle 40 Hz civarındaki gama frekansları, beynin optimal işleyişiyle yakından ilişkilendirilmiştir.
Bu dalgalar, nöronların senkronize biçimde ateşlenmesini sağlar; yani beynin farklı bölgeleri aynı “ritimde” dans eder. Bu uyum, öğrenme hızını, hafızayı ve yaratıcılığı artırır.
Harvard ve MIT’de yapılan araştırmalarda, 40 Hz frekansının Alzheimer hastalığında azaldığı, dışarıdan bu frekansta ışık veya sesle yapılan uyarımların ise beyinde toksik protein birikimini azalttığı gösterilmiştir.
Bu bulgu, müzik terapisi, ses titreşimi ve elektromanyetik stimülasyon gibi yöntemlerin bilimsel zeminini güçlendirmiştir.
Snyder Şapkası ve Beynin Potansiyeli
Avustralya Sydney Üniversitesi’nden Prof. Allan Snyder, beyne mıknatıslarla zayıf elektromanyetik alanlar uygulayan bir “şapka” geliştirmiştir. Bu cihaz, günümüzde depresyon tedavisinde kullanılan transkraniyal manyetik stimülasyon (TMS) sisteminin öncüsüdür.
Snyder, beynin “susturulan” bölgelerini geçici olarak devre dışı bırakarak gizli yeteneklerin ortaya çıkabileceğini göstermiştir.
Denekler, şapka takılıyken matematiksel ve sanatsal problemlerde çok daha başarılı sonuçlar göstermiştir.
Bu durum, beynin sol yarım küresinin aşırı mantıksal filtrelerinin geçici olarak devre dışı kalmasıyla sağ hemisferin yaratıcılığının ortaya çıkması şeklinde açıklanmıştır.
Snyder’ın 9 noktayı kalemi kaldırmadan birleştirme deneyi, “kutunun dışında düşünme” kavramını literal olarak kanıtlamıştır.
Manyetik uyarım alan deneklerin %45’inin problemi çözebilmesi, beyin frekanslarının dışarıdan yönlendirilebilir olduğunu göstermektedir.
Sonuç: İnsan Bir Frekans Evrenidir
İnsan, hem bir biyolojik sistem, hem de enerji titreşimiyle var olan bir varlıktır.
Her düşünce, her duygu, hatta her dua bir titreşim dalgasıdır.
Tıpkı bir müzik notasının diğerini titreştirmesi gibi, yüksek frekanslı bir bilinç de çevresini uyumlu hâle getirir.
Bu nedenle sağlıklı bir beden, dengeli bir zihin ve huzurlu bir ruh, frekans uyumunun doğal sonucudur.
Sevgi, şefkat, dürüstlük ve cesaret gibi yüksek frekanslı duygular — hem hücresel düzeyde, hem toplumsal düzeyde — şifa ve gelişim yaratır.
Bir başka deyişle:
Kendini iyileştirmek, dünyanın frekansını da yükseltmektir.
Çünkü evren, bir bütündür — ve sen, o bütünün titreşen bir notasısın.






İletişim
Bize ulaşmak için aşağıdaki bilgileri kullanın.
Hİzmetler
Tıbbi Sorumluluk Reddi (Disclaimer):
Bu web sitesinde sunulan tüm içerikler yalnızca bilgilendirme amacı taşır. Sunulan bilgiler, profesyonel tıbbi tanı, tedavi ya da tavsiye yerine geçmez. Web sitesinde yer alan sağlık bilgilerinin, tıbbi karar verme sürecinizde tek başına kullanılmaması gerekir. Herhangi bir sağlık sorununuzda, şikâyetinizde ya da tedavi ihtiyacınızda mutlaka bir doktor veya ilgili uzman sağlık profesyoneline danışınız. Bu sitede yer alan bilgilerin kullanımından doğabilecek herhangi bir doğrudan ya da dolaylı zarardan dolayı site sahibi veya yazarlar sorumluluk kabul etmez.
© 2025 İlkiz Açıkalın
