"Bitkisel Kozmetik"
Mumie (Shilajit)
Dr. Aleksi
10/22/20259 min oku


Mumie (Shilajit) :
Bir yüksek dağ mağarasının serin çatlağından sızan koyu kahverengi–siyah bir reçineyi; güneşin alacakaranlıkta okşadığı kaya yüzeylerinden damlayan bu “dağ gözyaşı”nı düşünün. İşte Mumie, “dağların solgun ağrısı” değil, aksine “dağların iyileştirici hediyesi” olarak yüzyıllar boyunca anıldı. Bu sözcük yüksek dağların yalnızlığında, bitkisel kalıntıların, minerallerin ve zamanın yavaş bir dansıyla oluşan bir özü işaret eder. Tıp, mitos, felsefe ve doğa arasında bir köprü kurar; hem kutsal hem şüpheli, hem geleneksel hem çağdaş araştırmanın konusu haline gelmiştir.
Tarihin ve Efsanelerin İzinde
Antik Hint‑Ayurveda metinlerinde “Şiladhatuja” ya da “Silajatu” adıyla yer alan Mumie, Sanskritçe’de “taş yarığı kanı” ya da “kayaların özü” gibi anlamlara gelen ifadelerle tasvir edilmiştir. natureandnurture.in+2Vikipedi+2 Yüksek Himalaya, Altay, Pamir ve Kafkas dağlarında, kaya çatlaklarından sızan bu reçine; yerel şamanlar, otoriter bilgeler ve göçebe halklar tarafından “dağların iyileştirici nefesi” olarak kabul edilmiştir.
İslam‑tıp geleneğinde de “mumiyâ” olarak geçen bu madde, İbn Sina (Avicenna) gibi tıp evliyaları tarafından kırık‐çıkıkların, yaraların, göğüs hastalıklarının şifacı bir unsuru olarak anılmıştır. natureandnurture.in+1 Orta Çağ Avrupa’sında ise “mumia vera” ya da “mumia aegyptiaca” adıyla efsaneleşmiş; bazen yanlış anlamalar ve hileli uygulamalar nedeniyle “mumyanın tozu”na kadar varan alışılmışın dışında bir tıbbi uygulama alanına dönüşmüştür. Vikipedi+1
Bu tarihsel katmanlar içinde Mumie, yalnızca “şifa maddesi” değil, aynı zamanda “dağın sabrı”, “zamanın birikimi” ve “doğanın sırrının bir damlası” olarak da algılanmıştır. Felsefi düzlemde, kaya ve bitki kökenli bu reçine, insanın yer yüzüyle kurduğu derin bağın; minarelerin gölgelerinden uzak, yıldızların altında geçen binlerce yıllık gözlemin; doğa içinde sessiz bir şifa arayışının simgesi haline gelmiştir.
Doğanın Laboratuvarı: Biyokimyasal Zenginlik
Mumie’nin gizemi, sadece geleneksel şifa metinlerinde değil, modern bilimsel analizlerde de karşımıza çıkar. İncelemeler göstermiştir ki bu reçine, humus kökenli organik maddeler; aromatik bileşikler (örneğin benzoik asit türevleri), yağ asitleri, fenolik lipitler, steroller, amino‑asitler ve reçinemsi bileşiklerin yanı sıra, fulvik asit gibi güçlü organik taşıyıcı yapı taşlarını içinde barındırır. PMC+1 Ayrıca daha 80’in üzerinde iz mineral içerdiği, iyonize formda bulunabilen metal ve yarı-metal bileşikleri sunduğu raporlanmıştır. instant INFO+1
Bu bileşen zenginliği, onun adaptogen (vücuda ayar yapıcı), antioksidan, immün modülatör ve rejeneratif etkilere sahip olabileceği fikrini doğurmuştur. Örneğin, insan osteoblast benzeri hücrelerde (MG63 hücre hattı) Mumie ekstraktlarının proliferasyon ve enzim ifadesi üzerindeki etkileri gösterilmiştir. PMC
Tıbbi Yolculuk: Gelenekselden Bilime
Mumie’nin geleneksel kullanım alanları gerçekten geniştir: yorgunluk, yaşlanma belirtileri, kemik kırıkları ve çıkıkları, böbrek/göbek sancıları, bağışıklık zafiyetleri, metabolik sorunlar… Karuna Healing Arts+1 Modern araştırmalar da bu potansiyeli destekleme yönünde ilerlemektedir. Örneğin, adaptogenik etkisiyle vücuttaki oksidatif stres göstergelerini düşürme eğilimindedir ve fulvik asit sayesinde mikro besinlerin emilimini artırabilir. Skroutz
Ancak — ve bu çok önemli — “her derde deva” olarak alınmamalıdır. Klinik çalışmalar hâlâ sınırlıdır, dozaj standartları kesinleşmemiştir ve kalite kontrolü büyük değişkenlik gösterir.
Neden Bu Kadar İlgi Çekti?
Mumie, hem fiziksel hem metaforik olarak “derinlikten yüzeye çıkan” bir şifa öğesi olarak algılanmıştır. Dağların çatlaklarından süzülmüş bu reçine, doğanın sabrıyla, minerallerin yavaşça birleşimiyle, bitki kalıntılarının çürümesiyle elde edildiği için “zamanın çağrısı” gibi görülmüştür. Bu, sadece tıbbi bir içerik değil, aynı zamanda bir edebi imgedir: “yerin altında saklanan, ancak doğru koşullarda ortaya çıkan yaşam enerjisi”.
Edebi Bir Yaklaşım: Doğa ve Ruhun Kavşağında
Düşünün: Kışın sertliğini, baharın özlemini, yaz güneşinin yakıcılığını, sonbaharın sessiz dönüşünü üzerinde biriktiren bir kaya; bu kayanın çatlağından damlayan koyu reçine, gün ışığıyla buluştuğu anda “dağın kalbinden” bir mesaj gibi akıyor. Yüzyıllar boyunca yalnızca gözlemlenmiş – bir şamanın kutsal eliyle toplanmış – ve insanın derdine şifa olmak üzere doğadan toplanmış bu reçine, “zamanla olgunlaşmış bir emanet”tir.
Kiminin kırık kemiğini sardı, kiminin yorgun ruhunu dinlendirdi, kiminin ömrüne “enerji” fısıldadı. Ve bugün, laboratuvarlarda analiz edilirken hâlâ o antik metaforları taşır. Bir yandan minerallerin sessiz uyumu, diğer yandan insanın “iyileşme” özlemi… Mumie, bu iki çizginin kesiştiği noktada durur.
Uyarılar ve Sınırlar
Elbette her yükselen değer gibi, Mumie’nin de dikkat edilmesi gereken yönleri vardır. Doğal kaynakları sınırlıdır; kalite kontrolü değişkendir. Geleneksel kullanımlar ile bilimsel kanıtlar arasında hâlâ mesafe mevcuttur. Bu nedenle, tıbbi bir protokolde kullanılması düşünülüyorsa — bir takviye ya da destek ajan olarak — güvenilir üreticiye ait olması, uygun saflıkta olması, hasta özelinin (örneğin böbrek/karaciğer durumu, kullanılan ilaçlar vs.) değerlendirilmesi gerekir.
“Mumie”, yalnızca bir reçine değil — insanın doğayla kurduğu ilişkinin, zamanın birikiminin ve iyileşme arzusunun bir sembolüdür. Tarihi katmanlarda, mitolojik anlatılarda, felsefi düşüncelerde ve tıbbi pratiklerde yer bulmuştur. Modern tıp bu maddeye yeni gözlerle bakarken, biz de onun içinde saklı olan “dağın sessiz nefesini”, “geçmiş kuşakların şifa arayışını” ve “insanın kendi bedenini iyileştirme iradesini” algılayabiliriz.
Dozaj Önerileri
İnsan çalışmaları ışığında güvenli ve etkin olarak kullanılan dozlar genellikle günde 250‑500 mg düzeyindedir. Örneğin, bir çalışmada 8 hafta süreyle günde 250 mg veya 500 mg shilajit kullanımı incelenmiştir. PMC+2PMC+2
Bir diğer kaynaktaki değerlendirmeye göre, güvenli görülen günlük aralık 250‑1000 mg arasında olup, başlangıçta daha düşük dozların tercih edilmesi önerilmektedir. Medical News Today+1
Hayvan çalışmasında, farelerde 91 gün boyunca günde 500, 2 500 veya 5 000 mg/kg dozlarının kullanıldığı ve sadece yüksek dozda karaciğer ve bağırsakta hafif değişiklikler saptandığı bildirilmiştir. PMC+1
Günlük kullanımın ötesinde “yükleme” yahut yüksek dozlarla uzun süreli kullanım için insan verisi oldukça sınırlıdır; bu nedenle dikkatle yaklaşılmalıdır. Sivo+1
Dozaj konusunda şu öneriler çıkarılabilir: kaliteli, saflaştırılmış bir üründe günde 300‑500 mg varsayılan başlangıç dozu olarak düşünülebilir; daha yüksek doz (örneğin 500 mg üstü) ancak klinik gerekçe varsa ve takip altında olmalıdır.
Güvenlik Profili & Yan Etkiler
Genel olarak, saflaştırılmış shilajit formu kısa‑orta dönem kullanımda iyi tolere edildiği görülmüştür. Örneğin, 14 hafta süreli bir çalışmada kadınlarda günde 250 mg BID (yani toplam 500 mg/gün) doz ile kullanımı esnasında ciddi yan etki bildirilmemiştir. PMC
Ancak dikkat edilmesi gereken önemli güvenlik noktaları vardır:
Shilajit ürünleri, doğal mineraller ve organik madde içerikleri nedeniyle ağır metal, arsenik, kurşun gibi toksinler bakımından kontaminasyon riski taşımaktadır. The Guardian+2Medical News Today+2
Özellikle işlenmemiş (“crude”) formu için güvenlik verisi çok sınırlıdır; bu yüzden işlenmiş/standartlaştırılmış ürünler tercih edilmelidir. Sivo
Olası yan etkiler şunlardır: baş dönmesi, mide rahatsızlığı, kalp çarpıntısı (özellikle yüksek dozlarda), alerjik reaksiyonlar. Medical News Today
Hayvan çalışmasındaki çok yüksek dozlar dışında (örneğin 5 000 mg/kg) önemli organ hasarı bildirilmemiştir; yine de insanlar için bu dozların güvenli olduğunu söylemek mümkün değildir. PMC+1
Kontrendikasyonlar ve Dikkat Edilmesi Gereken Durumlar
Aşırı demir yükü (hemokromatoz) olan bireylerde dikkat edilmelidir çünkü shilajit bazı çalışmalarda demir depolanmasını etkileyebilir.
Hipotansiyon (düşük tansiyon) eğilimi olan bireylerde, shilajit tansiyonu düşürücü etki gösterebilir; ilaç kullananlarda takip gerekir. Medical News Today
Gebelik ve emzirme dönemlerinde yeterli güvenlik verisi yoktur; bu durumda kullanım önerilmez.
Organ yetmezliği (özellikle böbrek veya karaciğer) olan bireylerde, minerallerin ve iz elementlerin atılımı ya da birikimi açısından dikkatli olunmalıdır.
Ürün kalitesi belirsiz olduğunda (örneğin kontaminasyon riski yüksek) kesinlikle kullanılmamalıdır.
İlaç Etkileşimleri
Antikoagülanlar / K vitamini antagonisti kullananlar: Shilajit’in içeriğindeki mineral ve iz element içerikleri dolayısıyla ilaç etkilerini değiştirme potansiyeline sahiptir; örneğin warfarin kullananlarda dikkat gerekir.
Antihipertansif ilaçlar: Shilajit’in tansiyonu düşürücü etkisi olabileceğinden mevcut tansiyon tedavisiyle etkileşim olabilir.
Demir takviyeleriyle birlikte kullanım bazı çalışmalarda değerlendirilmiş olsa da, demir yükü olan bireylerde dikkatli olunmalıdır.
Bağışıklık sistemi üzerine etkili ilaçlar: Shilajit adaptogen ve bağışıklık modülasyonu sağlayan etkiler gösterebilir; immün sistemi baskılayan ya da uyarıcı ilaç kullananlarda etkileşim olasılığı vardır.
Mineral dengesini etkileyen ilaçlar (örneğin diüretikler, bazı kemoterapötikler): Shilajit’in çok çeşitli iz mineral içerdiği için bu tür ilaçlarla birlikte mineral dengesini değiştirme riski olabilir.
Klinik Uygulama Önerileri
Kullanım öncesinde hastalığın niteliği, kullanılmakta olan ilaçlar, böbrek‑karaciğer fonksiyonları, mineral‑iz element düzeyleri değerlendirilmelidir.
Ürünün şahsen güvenilirlik, üçüncü taraf analiz raporları (örneğin ağır metal testi), saflaştırılmış ve standardize edilmiş formda olması şarttır.
Başlangıç için düşük doz (örneğin 250 mg/gün) tercih edilmeli, yan etkiler ve tolerans izlendiğinde gerekirse doz artırılabilir.
Düzenli kullanım planlanıyorsa belli aralıklarla kan biyokimyası, gerekli ise iz mineral paneli, organ fonksiyon testleri izlenmelidir.
Yüksek risk grubundaki hastalarda (örneğin böbrek yetmezliği, ağır kronik hastalıklar) kullanım kararı mutlaka uzman hekim gözetiminde olmalıdır.
Klinik Protokol Taslağı – Mumie (Shilajit)
Endikasyonlar (Kullanım Amaçları)
Kronik yorgunluk sendromu, halsizlik, yaşlanma karşıtı destek
Hiperlipidemi / dislipidemi (LDL, total kolesterol yüksekliği)
Anemi (özellikle demir eksikliği dışı anemilerde destekleyici)
Hafif-orta dereceli kognitif yavaşlama (beyin sisi, konsantrasyon düşüklüğü)
Obezite ve metabolik sendromun destekleyici tedavisi
Ağır metal detoksifikasyonuna yardımcı ajan
Kas-iskelet sistemi sorunları: Osteoartrit, iyileşmeyen kırıklar, osteoporoz riski
Andropoz / libido düşüklüğü, erkek infertilitesine destek
Hasta Değerlendirme Öncesi Gereken Testler:
Tedaviye başlamadan önce yapılması gereken minimum değerlendirmeler:
Tam kan sayımı (CBC)
Karaciğer fonksiyon testleri (ALT, AST, GGT)
Böbrek fonksiyon testleri (Üre, Kreatinin, eGFR)
Ferritin, Demir, Transferrin satürasyonu
Serum elektrolitleri (özellikle K, Na, Mg, Ca)
C-reaktif protein (CRP) – inflamasyon göstergesi
Opsiyonel: Ağır metal paneli (kurşun, cıva, arsenik)
Opsiyonel: Vitamin D, B12 düzeyleri, testosteron (erkeklerde)
Başlangıç Dozaj Protokolü
Mumiyo dozu günlük 250 mg - 1000 mg arasında değişir. 8-12 Hafta kullanılır.
Not: Gıda ile veya yemek sonrası alınması önerilir. Boş mideye alındığında mide rahatsızlığı yapabilir.
İzlem Planı
İlk değerlendirme:
➡ Tedavi öncesi bazal laboratuvar değerleri (yukarıda)
4 hafta sonra:
ALT, AST, Kreatinin, CBC
Klinik değerlendirme: enerji, uyku, odaklanma, sindirim
8–12 hafta:
Tüm parametrelerin yeniden kontrolü
Semptom skorlaması
Gerekirse ara verme, yeniden başlama (örneğin 8 hafta kullan – 4 hafta ara – tekrar 8 hafta)
Kontrendikasyonlar ve Dikkat Edilmesi Gereken Durumlar
Gebelik ve emzirme
Ağır böbrek ya da karaciğer yetmezliği
Hipotansiyon (tansiyonu düşük bireyler)
İmmünosupresif tedavi alanlar
Demir yükü olan bireyler (hemokromatoz vb.)
Çocukluk dönemi – veri yetersiz
Olası Yan Etkiler ve Yönetimi
Yan EtkiYönetimHafif mide bulantısıDoz düşür, yemek sonrası alBaş ağrısıSu tüketimini artır, doz azaltUykusuzluk (akşam dozu sonrası)Sadece sabah dozu önerCilt döküntüsü / alerjik belirtiKesin, antihistamin başla, raporlaKaraciğer enzim yükselmesiDerhal kes, hepatolojiye danış
Kalite ve Saflık Uyarısı:
ISO / GMP sertifikalı, 3. taraf analizli ürünler tercih edilmelidir.
Etikette “purified shilajit” veya “standardized fulvic acid content” belirtilmiş olmalıdır.
“Raw” veya “unprocessed” ibareli ürünler ağır metal riski taşıyabilir.
Notlar ve Ek Bilgiler:
Fulvik asit içeriği %15–20 üzerinde olan ürünler, biyoyararlanım açısından tercih edilebilir.
Shilajit – triphala – ashwagandha gibi kombinasyonlar geleneksel Ayurvedik kullanımda yaygındır, ancak klinik etkiler bireyselleştirilmelidir.
Sürekli kullanımda yılda 1–2 defa 4 haftalık “ara” dönem önerilir.






