"Bitkisel Kozmetik"

Niasinamid

Dr. Aleksi

10/16/20258 min oku

Niasinamid (Nikotinamid)

Niasinamid, suda çözünen bir B3 vitamini (niasin) formudur ve et, yumurta, sebze, mantar, tohum gibi besinlerde doğal olarak bulunur. Hücre içi enerji üretimi başta olmak üzere birçok metabolik süreçte görev alır. Eksikliğinde Pellagra adlı hastalık ortaya çıkar.

Cildin en önemli görevlerinden biri, dış etkenlere karşı koruyucu bariyer oluşturmaktır. UV ışınları, kimyasallar ve enfeksiyonlar gibi stres faktörleri; ciltte oksidatif hasara ve iltihabi yanıtların artmasına neden olarak yaşlanma, pigmentasyon bozuklukları ve cilt kanseri riskini artırabilir.

Niasinamid, hücreleri oksidatif strese karşı koruyarak bu sürece karşı savunma sağlar. Aynı zamanda kollajen ve keratin üretimini destekleyerek cilt yapısının güçlenmesine katkıda bulunur.

Bu nedenle niasinamid;

  • Akne,

  • Atopik dermatit,

  • Sebore,

  • Rozasea,

  • Hiperpigmentasyon
    gibi cilt sorunlarının tedavisinde kullanılır.

Günümüzde ise cilt tonu eşitleyici, leke açıcı ve yaşlanma karşıtı etkileri sayesinde kozmetik ürünlerde yaygın olarak tercih edilmektedir.

Temel Bilgiler:

  • Niasinamid (nicotinamide) ve niasin (nicotinic acid) birlikte “vitamin B3” (vitamin B₃) kapsamı altında değerlendirilir.

  • Niasinamid, niasinin amida formudur; yapısal olarak niasinden farklıdır (asit grubu yerine amido —NH₂ grubu taşıdığı için).

  • Organizmada, niasin (ya da niasinamid) NAD⁺/NADP⁺ koenzimleri için temel yapı taşlarını sağlar.

  • Sistemik Eksikliği (“pellagra”) durumunda klasik 3D tablosu görülür: dermatitis, diyare ve demans + son dönemde ölüm (4. D olarak da “death”)

  • Kozmetik ve dermatolojik kullanım bağlamında niasinamid özellikle topikal olarak oldukça rağbet görmektedir.

1. Cilt Bariyerini Güçlendirir

Cildin doğal koruyucu tabakasını destekler; kuruluğu ve tahrişi azaltır.

2. Nem Kaybını Önler

Cildin nemini tutmasına yardımcı olur, daha yumuşak ve pürüzsüz görünmesini sağlar.

3. Yağ Dengesini Düzenler

Sebum (yağ) üretimini dengeleyerek özellikle yağlı ve akneye eğilimli ciltlerde fayda sağlar.

4. Kızarıklık ve İltihabı Azaltır

Akne, rozasea gibi durumlarda ciltteki kızarıklığı ve hassasiyeti hafifletir.

5. Lekeleri ve Renk Eşitsizliklerini Açar

Cilt tonu eşitliğini destekler; güneş lekeleri, sivilce izleri gibi koyu alanların görünümünü azaltır.

6. Kırışıklık ve İnce Çizgileri Azaltır

Kolajen üretimini destekleyerek yaşlanma belirtilerine karşı etki gösterir.

7. Antioksidan Etki Gösterir

Cildi serbest radikallere karşı korur; çevresel zararlara (güneş, kirlilik) karşı savunma sağlar.

8. Cildin Işıltısını Artırır

Mat ve yorgun görünen cilde canlılık ve sağlıklı bir parlaklık kazandırır.

9. Diğer Aktiflerle Uyumludur

C vitamini, retinol, hyaluronik asit gibi içeriklerle genelde iyi geçinir; kombinasyonlara uygundur

Moleküler Yapı, Farmakokinetik ve Metabolizma

Moleküler Yapı ve Kimya

  • Kimyasal formül: C₆H₆N₂O

  • Yapısında bir piridin halkası vardır, bu halka üzerinde bir amido grubu (—CONH₂) bulunur.

  • Niasinamid, su ile iyi çözünür (hidrofilik karakter). Bu özellik, topikal formülasyonlarda avantaj sağlar.

  • pH stabilitesi: Genellikle nötr ila hafif asidik-alkalik pH aralığında (örneğin pH 5–7) formülasyonlarda stabil olduğu kabul edilir.

    Niasinamid, kozmetik ve dermokozmetik ürünlerde en sık kullanılan aktiflerden biridir. Aşağıda etkileri, dozları, sınırlamaları ve klinik veriler yer alıyor.

    Başlıca Etkileri ve Mekanizmalar

    1. Cilt bariyerini güçlendirme & su kaybını azaltma
        - Niasinamid, keratinositlerde lipid sentezini (örneğin seramid, özgür yağ asitleri ve kolesterol) destekler, böylece epidermal bariyer lipit profilini iyileştirir.
        - Bu etki sayesinde transepidermal su kaybı (TEWL) azalır ve cilt nemi artar.
        - Keratinosit farklılaşmasını hızlandırır; keratin sentezini artırır.

    2. Anti‑inflamatuvar ve yatıştırıcı etkiler
        - Gerek akne, rosacea gibi inflamatuvar cilt bozukluklarında gerek irritasyon durumlarında kullanılabilir etkiler gösterir.
        - NF‑κB yolaklarının inhibisyonu, PARP‑1 modülasyonu ile sitokin üretimini azaltabilir.
        - Sebum üretimini azaltıcı etki olabilir, özellikle yağlı cilt tiplerinde (2–4 % konsantrasyon aralığında).

    3. Antioksidan / Oksidatif Hasar Koruması
        - Cilt hücrelerinde ROS baskılanması, lipid/protein/DNA oksidasyonunun azaltılması gibi etkiler gösterilmiştir.
        - UV ışınlarının neden olduğu DNA hasarına karşı koruyucu etkiler potansiyel olarak gösterilmekte (fotokarsinogenez baskısı).

    4. Pigmentasyon / Renk Açma / Melanosom Transferinin Engellenmesi
        - Niasinamid, melanosomların melanositlerden keratinositlere transferini azaltabilir; böylece epidermal pigment birikimini düşürebilir.
        - Ayrıca güneş ışınları ile indüklenen DNA metilasyon değişikliklerinin pigmentasyona katkısını azaltabileceği öne sürülmüştür.
        - Klinik çalışmalarda hiperpigmentasyon (melazma, post-inflamatuvar pigmentasyon) üzerine fayda gösterilmiştir.

    5. Kırışıklık, Dermis Matriks Etkileri
        - Niasinamid, kollajen ve glikozaminoglikan (GAG) sentezini destekleyerek yüzey pürüzlülüğünü azaltabilir.
        - Ekstraselüler matriksin yenilenmesine katkı, dermal yapı stabilitesine destek olabilir.

    6. Antimikrobiyal / Bağışıklık Etkileri
        - Direkt antimikrobiyal etkisi zayıftır, ancak bağışıklık hücrelerini (nötrofil, AMP’ler) uyararak dolaylı antimikrobiyal etki yaratabilir.
        - Bazı çalışmalar, Candida / mantarlarla kombinasyonlu antifungal etki gösterdiğini bildirmiştir.

    7. “Cilt Sararmasını” Önleme (Anti‑Yellowing Etkiler)
        - Glycation (şeker-protein çapraz bağlar) ile oluşan AGE’lerin cilt kolajenleri üzerinde sararmaya/yapısal bozulmalara neden olabileceği düşünülür; niasinamid bu süreci yavaşlatabilir.

    Klinik Kullanım, Konsantrasyonlar, Uygulama Formülasyonları

    • Topikal çalışmalar genellikle %2 – %5 niasinamid konsantrasyonlarını içerir; bazı ürünlerde %10’a kadar çıkmaktadır.

    • Yağlı cilt tiplerinde %2–4 konsantrasyonun uygun tolerans ve etkinlik dengesi sağladığı bildirilmiştir.

    • İrritasyon toleransı genellikle iyidir; nadiren hafif yan etki (karıncalanma, kızarıklık) bildirilebilir.

    • Ürün formülasyonunda dikkat edilmesi gereken hususlar: pH, stabilite, bileşenlerin uyumu, penetrasyon artırıcıların (örneğin liposomal taşıyıcılar) kullanımı gibi.

    • Niasinamid ışığa, ısıya nispeten stabil bir moleküldür; oksidasyona karşı da dayanıklılığı iyidir. Bu yönüyle kozmetik formülasyonlarda avantajlıdır.

    • Klinik çalışmalarda, nem artışı, kırışıklık azalması, pigmentasyon (renk/ton) düzeltmesi gibi sonuçlar gözlenmiştir (örneğin 12 hafta ve üzeri sürelerle).

    Sinerjiler, Etki Azalması, İlaç / Aktif Etkileşimleri & Dikkat Edilmesi Gerekenler

    Olumlu Sinerjiler

    • Antioksidanlarla (örneğin C vitamini, vitamin E, polifenoller)
        – Niasinamid ile C vitamini kombinasyonları bazı ürünlerde kullanılır; ancak formülasyon dengesine dikkat edilmeli (pH uyumu gibi).
        – C vitamini ile birlikte kullanıldığında, bazı görüşlere göre birbirini etkisizleştirebileceği iddia edilmektedir (aşağıda tartışma kısmı).

    • Retinol / Retinoidler
        – Niasinamid’in yatıştırıcı ve bariyer destekleyici etkileri, retinolün irritatif etkisini tolere etmeye yardımcı olabilir. Bu yüzden birçok dermokozmetik rutinde retinol + niasinamid kombinasyonu önerilir.

    • Hiyaluronik asit, nem tutucu ajanlar (humektanlar, seramidler)
        – Bariyer iyileştirici ve nem tutucu ajanlarla kombinasyon halinde sinerji yaratabilir.

    • Peptitler, büyüme faktörleri, antioksidan kompleksi
        – Matris yenilenmesini destekleyen ajanlarla birlikte kullanıldığında genel “anti-aging” etki artırılabilir.

    Potansiyel Etki Azalması / Çatışmalar

    • Vitamin C (askorbik asit) – klasik görüş
        – Bazı kaynaklarda, yüksek konsantrasyonlu L‑askorbik asit ile niasinamid’in formülasyon içinde reaksiyona girip birbirini bozabileceği (örneğin amid ve asidik ortamda dönüşüm, renk değişimi vs.) görüşü vardır.
        – Bununla birlikte, modern formülasyon teknikleri (stabilize edilmiş C formları, farklı pH segmentasyonu) ile bu risk büyük ölçüde azaltılmış ya da önemsiz hale getirilmiş olabilir. ,

    • Yüksek Doz / Sürekli Kullanım Riskleri
        – Uzun dönemde yüksek doz oral kullanımda (örneğin gram düzeyleri) karaciğer toksisitesi riski artabilir.
        – Metil donör kaynaklarının tükenmesi, metil metabolizması dengelerinin bozulması, epigenetik değişiklik riski (hayvan modellerinde bildirilmiş) dikkate alınmalıdır.

    • Aktif İlaçlarla Etkileşimler
        – Özellikle karaciğer metabolizmasına etki eden ilaçlarla (örneğin güçlü P450 inhibitörleri/indüktörleri) teorik etkileşim olabilir (özellikle yüksek doz takviyelerde).
        – Glukoz toleransını etkileyebileceği için diyabet hastalarında dikkatli olunmalı.

    • Cilt Tipi / Tolerans Farklılıkları
        – Bazı bireylerde niasinamid içeren ürünler yanma, kızarıklık, karıncalanma yapabilir; özellikle hassas ciltlerde dikkatli kullanılmalıdır.
        – Yaygın toleranslı olsa da, her bireyin toleransı farklıdır; patch-test önerilir.

Emilim, Dağılım, Metabolizma, Atılım (Farmakokinetik)

  • Oral ve sistemik kullanım: Niasinamid, gastrointestinal sistemden kolayca emilir.

  • Vücutta geniş doku dağılımı gösterir.

  • Metabolik dönüşümleri şunlardır:
      1. N-methylation: Karaciğerde niasinamid → N‑metilniasinamid (methyl donor kullanan süreç)
      2. Diğer metabolitler arasında nikotürik asit (glycine konjugasyonu ile) yer alır.

  • Eliminasyon: Bu metabolitler idrarla atılır. Yüksek dozlarda daha fazla kısmı değişmemiş forma da çıkabilir.

  • Bazı veriler, aşırı dozlarda karaciğer stresine, yükselmiş ALT/AST seviyelerine neden olabileceğini gösteriyor (özellikle hayvan modellerinde).

  • Yüksek doz kullanım, vücutta NAD⁺ birikimine, metil donör kaynaklarının (örneğin S-adenosylmethionine) tükenmesine ve oksidatif stres dengesi bozulmasına yol açabilir.

  • Etkili doz sınırları ve uzun dönem güvenlik verileri insanlarda nispeten sınırlıdır; özellikle “anti-aging / takviye dozları” açısından dikkatli olunmalıdır.

Sistemik Etkiler / Fizyolojik Rolleri

Niasinamid yalnızca ciltte değil sistemik olarak da önemli rollere sahiptir:

NAD⁺/NADP⁺ Havuzunun Desteği

  • NAD⁺ ve NADP⁺, hücresel redoks reaksiyonlarında kritik koenzimlerdir (oksidatif fosforilasyon, glukoz metabolizması, yağ asidi oksidasyonu, amino asit metabolizması vs.).

  • Niasinamid, bu havuzların yenilenmesinde rol oynar; böylece mitokondriyal fonksiyon ve enerji metabolizmasının sürdürülmesine katkı sağlar.

  • Bu bağlamda, “enerji sağlayıcı” ve yaşlanmaya karşı doku koruyucu etkilerle ilişkilendirilen teorilerde önemli bir molekül olarak yer alır.

Antioksidan ve Oksidatif Stres Modülasyonu

  • Niasinamidin oksidatif stres ile ilişkili birçok etki mekanizması vardır: ROS (reaktif oksijen türleri) baskılanması, DNA oksidatif hasarına karşı koruma, redoks dengenin iyileştirilmesi.

  • Örneğin, cilt hücrelerinde PM₂.₅ (hava parçacıkları) gibi dış etkenlerle indüklenen ROS üretimini azaltıp hücre ölümünü ve DNA hasarını sınırlandırdığı gösterilmiştir.

  • Ayrıca, PARP‑1 (polimeraz enzim) üzerinden NF‑κB sinyalizasyonunun regülasyonu ile inflamasyon baskısı sağlayabilir.

Anti-inflamatuvar / İmmün Düzenleyici Etkiler

  • Niasinamid inflamatuvar cilt hastalıklarında (akne, roza gibi) kullanımı açısından incelenmiştir.

  • Etki mekanizmaları arasında şunlar sayılır:
      • Lökosit kemotaksisi inhibitör etkisi
      • Lizozomal enzim salınımının baskılanması
      • Lenfoid hücre aktivitesinin modülasyonu
      • Mast hücresi degranülasyonunun azaltılması
      • Vazopermeabilitenin düşürülmesi
      • NF-κB / PARP-1 yoluyla sitokin üretiminin kontrolü.

  • Makrofaj/monosit aktivasyonunda da niasin ve metabolitleri, antioksidan ve antiinflamatuvar etkilerle mikroglia/immün hücre fenotipini etkileyebilir (örneğin M1/M2 geçişi gibi).

Lipid Metabolizması, Glukoz ve Metabolik Etkiler

  • Not: Bu etkiler çoğunlukla niasin (nicotinic acid) için daha çok belgelenmiş olup, niasinamid için lipid düşürücü etkiler tipik olarak gözlenmez.

  • Niasin (asid form) kullanımı ile lipoliz inhibisyonu, VLDL/LDL üretiminin azalması ve HDL artışı gibi etkiler tanımlanmıştır.

  • Niasinamid’in yüksek dozlarda glukoz toleransını zayıflatabileceği, insülin direncine katkıda bulunabileceği bazı hayvan verilerinde bildirilmiştir.

  • Hayvan çalışmasında, yüksek doz niasinamid verilen sıçanlarda glukoz intoleransı, karaciğer-renal DNA hasarı ve epigenetik değişiklikler gözlenmiştir.

  • Ayrıca, yüksek niasinamid alımı metil metabolizmasını etkileyebilir, metil donör kaynaklarının (örneğin betaine, S-adenosylmethionine) azalmasına neden olabilir.

Klinik Kanıtlar, Çalışmalar ve Sınırlamalar

  • Niasinamidin cilt üzerine etkileri üzerine yapılmış birçok klinik çalışma mevcuttur; ancak bunların çoğu sınırlı örneklem, orta süreli izleme veya dermokozmetik ürünlerle kombine yaklaşımlarla yapılmıştır.

  • Meta-analiz düzeyinde sistematik büyük randomize kontrollü çalışmalar henüz sınırlı düzeydedir.

  • Uzun dönem (yıllar) kullanım güvenliği ve etkisi hakkında veri azlığı vardır.

  • Takviye dozlarında (özellikle gram düzeyleri) etkinlik ve güvenlik dengesi insanlarda net olarak tanımlanmamıştır.

  • Hayvan modelleri özellikle yüksek dozların olumsuz etkilerini göstermiştir, bu bulguların insanlar için ne ölçüde geçerli olduğu dikkatle değerlendirilmelidir. (örneğin karaciğer hasarı, glukoz intoleransı, epigenetik değişiklikler)

Uygulama Önerileri & Güvenlik

  • Topikal kullanımda %2–5 arası konsantrasyonlar çoğu cilt tipi için güvenli tolerans düzeydir.

  • Ser best formülasyonlarla (stabil pH, uygun taşıyıcılar) formüle edilmelidir.

  • Yüksek doz oral (tıbbi / takviye düzeyleri) kullanım düşünülüyorsa (örneğin anti-aging amaçlı), karaciğer fonksiyon testleri, glukoz toleransı, metil donör dengesi gibi parametreler izlenmelidir.

  • Uzun süreli yüksek doz kullanım planlanıyorsa, doz-escalation (kademeli artırım) yaklaşımı mantıklı olabilir.

  • Diğer aktiflerle kombinasyon yapılacaksa (özellikle asit, retinoid, güçlü oksidan/indirgenen ajanlar), formülasyon stabilitesi ve etkileşim potansiyeli dikkatle değerlendirilmelidir.

  • Hassasiyet riski nedeniyle özellikle başta düşük konsantrasyonla başlanıp tolerans kontrol edilmelidir.